Şehirde Kalanlar Kulübü // Yazlık Değil Yazlık Mod

Herkes bavulunu toplayıp bir yerlere kaçacak değil ya… Bazılarımız bu yazı şehirde geçiriyor ama bu sıkıcı olacağı anlamına gelmiyor. Aksine, İstanbul, Ankara ve İzmir’de yaz akşamları çimlere taşan etkinliklerle dolu. Üstelik çoğu ücretsiz ya da öğrenci bütçesine uygun. Kaçış yerine keşif modu, bronzlaşma yerine çimlerde uzanma… Hem konserler, sinemalar, atölyeler, yürüyüş rotaları derken şehir Temmuz’da boşalmıyor; tam tersine, nefes alıyor. Sen de kaldığın şehirde biraz başka bakarsan, küçük ama keyifli kaçamaklarla dolu bir yaz seni bekliyor.

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa ve daha fazlası… Hepsi Temmuz’da farklı bir tempoya bürünüyor. Şehir biraz boşalıyor ama geride kalanlar için nefes alacak alanlar çoğalıyor. Kalabalık azalıyor, hava gece serinliyor, müzik sesleri açık pencerelerden duyulmaya başlıyor.

Şehirde yaz demek sabahları kahveni alıp bir ağacın altına geçmek, akşamüzeri gölgede oturacak yer kapmak demek. Gündüzleri belki evde serinlemek için perdeyi kapatıyorsun ama akşam olunca herkes gibi seni de sokağa çağıran bir şey var: Açık hava!

Parklar yavaş yavaş kalabalıklaşıyor. Uzanıp gökyüzünü izlemek, bir şey yapmadan saatler geçirmek yazın gizli lüksü haline geliyor. Şehirde kalınca yazı yaşamanın yolu biraz da bu: acele etmeden, plan yapmadan, denk gelerek yaşamak.

Açık hava sinemaları da tam bu ruhun bir parçası. Battaniye serip yere oturmak, patlamış mısır değilse de çitlemek için çekirdek almak, eski filmleri yeniden izlemek ya da ilk defa tanışmak. Sahne arkasında yıldızlar, fonda uzaktan gelen bir ses, yanındakiyle aranda paylaşılan küçük bir bakış…

Biraz daha hareketli olanlar içinse yazın en güzel tarafı: sokakta müzik var. Bazen bir köşede denk geldiğin canlı bir performans, bazen birkaç arkadaşın kendi çaldığı küçük bir konser… Giriş ücreti olmayan ama ruhuna iyi gelen etkinliklerle dolu akşamlar. Müzik sadece kulaklıktan değil, gerçekten çevrenden akıyor artık.

Geceye yaklaşırken sahile inip yürümek ya da vapura binip biraz rüzgar almak, üç şehirde de hâlâ en sade ama etkili serinleme yollarından biri. Sokak lambalarının altında yavaş yavaş yürümek, yazlık ritmi şehirde bulmak gibi. Bu şehirlerde yaz yaşanmaz sananlara inat, küçük detaylarla büyük bir yaz hissi mümkün. Gidemedik diye üzülmeye gerek yok. Kalanlar için de bir tempo var. Üstelik şehrin her köşesinde başka bir yaz cümlesi yazılmak üzere bekliyor.

Evde Takılanlara +1 Öneri
Tatil planları suya düştüyse, “bu yaz biraz evde kalayım” dediysen, üzülme. Çünkü evde olmak, hiçbir şey yapmamak anlamına gelmiyor. Hatta bazen evde kalmak, dışarıda kaçırdığın şeyleri yakalama fırsatı bile olabilir.
Yaz akşamlarını birer sinema gecesine çevirmek mümkün. Balkon varsa battaniyeyi ser, bilgisayarı çıkar, çayı demle. Yoksa pencere kenarına geçip perdeleri açık bırak. Bir yaz filmi seç, illa ki yeni olmasına gerek yok. “Before Sunrise”, “Yaz”, “Call Me By Your Name”, “Mustang”, “Frances Ha”… Havası yeter.

Müzik dinlerken evi toparlamak bile bir aktiviteye dönüşebilir. YouTube’da canlı konser videoları, Spotify’da şehirde kalanlara özel listeler ya da sadece fonda çalan Lo-fi ile gün akıyor. Kitap okumak hâlâ cool bu arada; üstelik ikinci el kitap siteleri öğrenci dostu. Canın isterse küçük bir tek kişilik piknik bile mümkün: taze meyveler, konser yayını, belki biraz da gün batımı.

Bazen kendi alanında kalmak, yazın gerçek reset tuşudur. Kaçmadan kalmayı seçenlere +1 not: Bu yazı kimseye kanıtlamak zorunda değilsin, sadece kendine iyi gelmesi yeter!